ULUĞBEY’İN TARİHİ KİŞİLİĞİ
Timur’un torunu ve Şahruh’un büyük oğlu olan Uluğ Bey, Timur’un İran ve Ön Asya ülkelerine yaptığı büyük seferlerin ikincisinde 22 Mart 1249 Pazar günü Sultaniye’de doğmuştur. Asıl adı Muhammed Taragay olmasına rağmen çocukluğundan beri ona ‘Uluğ Bey denilmekteydi. Timur’un torunları arasında en dikkat çekeni Semerkand hakimi Uluğ Bey’dir. Daha öncesinde Timur tarafından kullanılan unvanın Uluğ Bey’e küçük yaştan itibaren kullanılması ilgi çekicidir.
1.1 Uluğ Bey’in Çocukluk Dönemi
Küçüklüğünden itibaren Saray Mülk hanımın yanında yetişen Uluğ Bey, on yaşında iken Muhammed Sultan’ının kızı ile evlendirilmiştir. Gerek Muhammed Sultan’ın kızı gerekse daha sonra Sultan Mahmud Han’ın kızı Ak Sultan Hanike ile evliliği ona ‘küregen’ unvanını taşıma hakkını vermişti. Uluğ Bey ve Aka Biki’nin düğün ve toyu sona erip, herkes memnun olarak kendi işine dönünce, Hazret-i Sahibkıran devletin ileri gelenlerine danışarak Hita hududuna dek bütün Moğol yurdunu yiğitlik ve cesaret bakımından öteki mirzalardan daha üstün bulunan torunu Uluğ Bey Bahadur’a verme arzusunu belirtmiştir.
Timur’un düzenlediği Hind seferinde Saray Mülk Hanım ve Uluğ Bey’de bulunuyorlardı fakat 1393 yılında Semerkand’da geri gönderilirdiler. Gıyasüddin Ali bu olaydan söz ederken, Timur’un sevdiği torunundan ayrılmak istemediğini, ancak Hindistan’ın sıcak havasının çocuğa zararı dokunacağından korktuğu için geri gönderildiğini söylemiştir. 1404 yılına gelindiğinde Emir Timur, çıkacağı son sefer olan Çin’e gitmeden önce topraklarını oğul ve torununa tahsis etti. Timur’un yaptığı toprak paylaşımına göre, Uluğ Bey Taşkent, Sayram, Aspara ve Çin’e kadar uzanan bütün yerlerin sahibi olmuştu. Ancak sefer sırasında Timur’un ölümü (18 Şubat 1405), kurduğu imparatorluğun kaderi üzerinde büyük bir etki yaptı ve mirzalar arasında hakimiyet mücadeleleri başladı.
Timur’un kurduğu devlet düzeninde ölümünden sonra işler karışmaya başlamıştı. Timur ölmeden önce torunu olan Pir Muhammed’i velihad tayin ettirip herkesten yemin alarak biat istemişti fakat bu durum hükümdar olmayı bekleyen oğlu Şahruh’un pek hoşuna gitmemişti. Böylelikle Şahruh uzun bir mücadeleye girdi ve sonunda Timurlu hükümdarı olarak tahta çıktı. Zaten iktidar mücadelesine giriştiği Pir Muhammed’in hükümdarlığı kimse tarafından tanınmamıştı lakin ileri gelen beyler hükümdarlık için Halil Sultan’ı uygun görerek onu tahta çıkartmışlardır. Halil Sultan’ın Maveraünnehir üzerinde ki hareketlenmeleri sonucunda Şahruh oğlu Uluğ Bey ve yardımcı kuvvetlerini gönderdi. Fakat Uluğ Bey, Halil Sultan’a yenilerek Herať’a kaçtı.
1.2. Uluğ Bey’in Siyasi Yükseliş Dönemi
Herat’ta bulunduğu süre içinde Uluğ Bey’in siyasi iktidarına yönelik gelişmeler yaşandı. Mayıs ayında baş gösteren, beylerbeyi Seyyid Hocan’nın ayaklanmasının bastırılmasına katıldılar ve bundan sonra Uluğ Bey, Şah Melik’in vesayetinde “Ali Beg Horasani ve Ali Müeyyed Horasani”, yani bu bölgenin kuzey ve orta kısımlarına hakim olarak tayin edilmişti. Uluğ Bey kışı Astarabad’da geçirirken daha önce Miranşah’ın oğlu Mirza Ömer’e Timur tarafından Horasan bölgesinini geri almak için Mirza harekete geçti. Bu durum üzerine Şahruh 1407 ilkbaharında Horasan’a giderek Mirza’yı mağlup etti. Şahruh muzaffer olarak başkentine dönerken, Uluğ Bey tekrar Horasan’ın bazı kısımları ve Mazenderan hakimi olarak bırakıldı. Şahruh hazineden ne kalmış ise alıp Uluğ Bey’i bırakarak Şah Melik’i ona atabey tayin etti. 1411 yılına kadar Uluğ Bey ülkeyi atabeyi Şah Melik ile birlikte idare ettikten sonra, bu tarihte Şah Melik’in atabeylikten alınması üzerine, ölünceye kadar Maveraünnehir’i idare etti. Bundan sonraki gelişmelerde Uluğ Bey biraz elini eteğini çekmiş olsa gerek ki çevresinde yaşanan savaşlara dahi katılmaz olmuştu. Fakat zamanın önemli olayları arasında geçen Özbek sorunu üzerine harekete geçti. Edige’nin ölümünden (1419) sonra taht mücadelesine girişenlerden Barak, aynı yıl içinde Semerkand’a gelerek yardım istemişti. Uluğ Bey, gelen bu yardım isteğine el uzatmış ve Barak’ın tahta oturmasını sağlamıştı böylece uzun zamandır süren Özbek sorunu ortadan kalmıştı.

Uluğ Bey daha sonra diğer bir sorunu teşkil eden Moğol meselesi üzerinde durmuştur. Moğol sorununda da izlediği taktik aynı olmuştur. Böylelikle Uluğ Bey komşu her iki göçebe devletin başına kendine taraftar adamları getirmeyi başarmıştı, fakat Toktamış vaktiyle nasıl Timur’un Umutlarını boşa çıkartmışsa, bu yeni hanlar da Uluğ Bey’e karşı aynı tavrı takındılar. Uluğ Bey’in tahtı ele geçirmesine yardım ettiği Barak, bazı bölgelerin (Başta Suğnak olmak üzere tüm Sirderya boyu şehirler) Timurlularda olmasına karşı çıkarak savaş açtı (1427). Şahruh ise hemen askerlerini ve Uluğ Bey’i bölgeye yönlendirdi. Yapılan savaşın sonucunda Timurlular yenilgi aldı. Bu hadiseden sonra Uluğ Bey’de düşüş yaşanmıştır. Artık seferlere katılmıyor gönderdiği kuvvetler ise başarı elde edemiyorlardı.
Uluğ Bey’in en büyük rahatlığı, tahta geçmek için mücadele edeceği başka kimsenin olmayışı idi. 1446 yılında Şahruh, Rey kentinde ayaklanan torununa karşı sefere çıktı. Seferden sonra kendisini zaman zaman rahatsız eden hastalık iyice artınca dönülmesini buyurmuş, fakat 25 Zilhicce Pazar günü (12 Mart 1447) sabah vefat etti. Şahruh’un eşi ölüm haberini torunu Mirza Alaüddevle’ye iletti. Alaüddevle bunun üzerine hazineden büyük miktarda kıymetli eşyayı Semerkand’a gönderdi ve Şahruh’un hayatta kalan tek oğlu olan Mirza Uluğ Bey’e bağlılığını bildirdi. Gevherşad Aga, orduda Uluğ Bey’in temsilcisi durumunda bulunan oğlu Abdüllatife Uluğ Bey’e yaranmak ve onu memnun etmek için bir adam göndererek, ordunun idaresini ele almasını istemişti, idareyi ele alan Abdüllatif’in ilk işi, babasını durumdan haberdar etmek olmuştu. Alaüddevle, Abdüllatif’in bazı yanlış hareketlerini görünce onu yakalattı. Hükümdarlık için rakibi olmayan Uluğ Bey, hemen ordusunu hazırlayarak Horasan’ı ele geçirmek için yola çıktı. Alaüddevle, Uluğ Bey’in isteği üzerine Abdüllatif’i bırakmıştı fakat Uluğ Bey aleyhine faaliyetler sürdürmeye başlamıştı. Bunun üzerine Alaüddevle ve Uluğ Bey mücadele içine girdi (1448). Mücadelenin kazananı Uluğ Bey oldu. Galip gelen Uluğ Bey etrafa fetihnameler gönderdi, savaşın kazanılmasında Abdüllatif’in çabaları önemli bir yer tutarken fetihnamelerde başarı Abdülaziz’e mal edilmişti, bu durum Abdüllatif’in babasına kırılmasının nedenlerinden birini oluşturmuştu. Baba ve oğul arasını açan başka gelişmelerde olmuştur.
1.3 Uluğ Bey’in Ölümü
Uluğ Bey diğer oğlu Abdülaziz’e daha düşkündü bu babasını her koşulda koruyup savunan Abdüllatifü bir nevi üzmekte idi. Yaşanan diğer siyasi gelişmelerin eklenmesiyle baba ve oğulun arası açıldı. Uluğ Bey kendi oğlu ile savaşmak zorunda kaldı. Uluğ Bey ve Abdüllatif’in orduları Ceyhun Irmağının iki yakasında karşılıklı uzun süre beklemişler, ancak çarpışmaya girişmeden Uluğ Bey dönmek zorunda kalmıştı, çünkü bir Türkmen aşireti olan Argunlar, Mirza Ebu Said’i hakim ilan ederek, Uluğ Bey’in oğlu Abdülaziz’in bulunduğu Semerkand’ı kuşatmışlardı. Uluğ Bey’in Semerkand’a dönmesi üzerine Ebu Said geri çekildi. Uluğ Bey merkezde ki sorunu hallettikten sonra tekrar Abdüllatif’in üzerine yürüdü.
Baba, oğul arasındaki savaş Dimaşk köyü civarında cereyan etti (1449 Eylül-Ekim), Savaşı kaybeden Uluğ Bey yakalanarak 25 Ekim 1449’da öldürüldü. 1941 yılı Haziran ayında mezarı açılıp incelendiğinde başının kılıç darbesi ile bedeninden ayrılmış olduğu tespit edilmişti.
KAYNAKLAR
AKA, İsmail, Makaleler 3, Berikan Yayınevi, Ankara 2005.
AKA, İsmail, Mirza Şahruh ve Zamanı (1405-1447), TTK, Ankara 1994.
ALAN, Hayrunnisa, Bozkırdan Cennet Bahçesine Timurlular 1360-1506, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2007, s.111.
ARABŞAH, İbn, Acaibu’l Makdur (Bozkırdan Gelen Bela), çev. Ahsen Batur, Selenge Yayınevi, İstanbul 2012.
BARTHOLD, Wilhelm, Uluğ Beg Ve Zamanı, çev.İsmail Aka, TTK, Ankara 2015.
EL-HÜSEYNİ, Ca’feri B. Muhammed, Tarih-i Kebir (Tevarih-i Enbiya ve Müluk), çev. İsmail Aka, Ankara 2011.
SAYILI, Aydın, Uluğ Bey ve Semerkanddeki İlim Faaliyeti Hakkında Giyasüddin-i Kaşi’nin Mektubu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara 1991.
SELMANİ, Tacü’s, Tarihname, çev.İsmail Aka, Ankara 1999.
STARR, S. Frederick, Kayıp Aydınlanma, çev. Yusuf Selman İnanç, Kronik Yayınevi, İstanbul 2019.
YAKUBOVSKIY, Aleksandr, Timur ve Timuriler Devrinde Semerkand, çev. Sabur Rasol, TTK, 2. bs., Ankara 2019.




Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!