İttihat ve Terakkiden günümüze Yer Adları Mevzusu
Dilimize “Yer Adlan Bilimi” olarak geçen “Toponomi” bilimi 20 y.y. başlarında Fransa’da ortaya çıkmıştır. Daha sonra diğer Batı Avrupa devletleri ve Slav ülkeleri arasında da benimsenmiştir. Bu bilim dalı ile Nemet ve R. Lozzyni gibi ünlü
Türkologlar ilgilenmiştir. Yine örnek vermek gerekirse Fin Slavist Mikkola, Rusya toprakları içerisinde kalan İdil (Volga) nehrinin Rusça adının Türkçe’den geldiğini söylemektedir.
Ülkemizde bu alandaki ilk çalışmaları Mehmet Fuat KÖPRÜLÜ yapmış ve Türkiyat dergisinde Anadolu’daki Oğuz isimleri ile ilgili bir makale yazımış daha sonra ünlü Türkçü ve sosyal bilimci Hüseyin Nihal ATSIZ ile Ahmet NACİ yine Türkiyat dergisinde Genelkurmay haritalarından yararlanarak Anadolu’daki Oğuz isimleri hakkında bir makale yayımlamışlardır.
Yer isimleri belli bir kurala bağlı olarak her biri aynı anlam ve önem taşıyan isimler olarak verilmiştir. Anadolu’da bitki, Hayvan, dere ve benzeri birçok ismin yerleşim alanlarıma verildiği görülür. Örnek vermek gerekirse Gölbaşı, Dereçukuru, Sanıkavak, Belenyeri gibi isimler vardır. Bu isimler yerleşim alanlarının coğrafi konumlarına, yetişen bitki türlerine ve geçimini sağladıkları meslek gruplarının isimleri baz alınarak verilen isimlerdir.
Türkiye’de Yer Adlarının Değiştirilmesi
Ülkemizde Yer adlarının değiştirilmesi ve millileştirilmesi Balkan savaşları sonrası 1913 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından çıkarılan İskân-ı Muhacirin kararnamesi ile başlamıştır. Bu çerçevede Trakya, Marmara ve Akdeniz’de yüze yakın yer adı değiştirilmiştir. Yine aynı tarihte Trabzon Vilayeti merkez sancağı ile Rize’de hali hazırda kullanılan 344 köy ve kasaba adından 300 kadan 1913 yılında önerilen adlardır.
Bu durumun en güzel örneklerinden biri Antalya’da yerli halk arasında “İstanoz” adı ile bilinen ilçe o dönemde Yavuz Sultan Selim’in kardeşi Sultan Korkut’a atfedilerek “Korkuteli” olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise 1922 yılı sonu Yunan işgalinden kurtarılmış bazı yerlerin ismi değiştirilmiştir. 1921 yılında Türkiye’ye katılmış olan Artvin’deki köy adlanı kısa sürede Türkçeleştirilmiştir. 1935 yılına gelindiği zaman TBMM’den geçen Tunceli kanunu ile Dersim sancağının adı Tunceli olarak değiştirilmiştir.
1921 yılından itibaren otuz bini aşkın yer adı Yunanca, Bulgarca ve çeşitli Doğu dilinden Türkçeye çevrilmiş ve millileştirilmiştir. Bu isim değişiklerinin yaklaşık 12.000 kadarı küçük yerleşim yerleridir. Ad değişikliklerinin ikinci ayağı ise 1940 yılı sonlarında iç işleri bakanlığının hazırlamış olduğu 8589 sayılı genelge ile olmuştur. İş bu genelge ile “Yabancı dil ve kökenlerden gelen ve kullanılmasında büyük karışıklıklara yol açan yerleşim yerleri ile tabii yer adlarının Türkçe yer adları ile değiştirilmesi”
Yer adlarının değiştirilmesi hususunun üçüncü ayağı ise 1956 yılında kurulan “Ad değiştirme ihtisas komisyonu” ile olmuştur. Bu komisyonda Genelkurmay Başkanlığı. İç İşleri, Savunma ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile Türk Dil Kurumu yer almıştır. Bu komisyon çalışmalarını 1978 yılına kadar sürdürmüş ve yer adları mevzusunda önemli işlere imza atmışlardır. Türkiye’de İttihat ve Terakki ile başlayan Milli devlet fikri Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları tarafından da benimsenmiş ve bu çerçevede bir takım çalışmalar yapılmıştır.

Bu çalışmaların şüphesiz ki en büyüğü Türk Dil ve Tarih kurumunun kurulmasıdır. Bu çalışmalardan biri ise Balkan savaşlarından sonra başlamış olan “Yer Adlan” mevzusu Cumhuriyetinde önemli bir mevzusu olmuş ve yapılan çalışmalar sonucunda birçok yer adı Türkçe ile değiştirilerek millileştirilmiştir.
Sonuç
Hiç şüphesiz ki bu eylem cumhuriyetimizin altı ilkesinden biri olan “Milliyetçilik” ilkesi ile doğrudan bağdaştırılabilir. Yer Adlarını değişimlerinin bazıları Milli Mücadele dönemlerinde büyük istek ve fayda gösteren yerlerde de uygulanmıştır. Örneğin Antalya’nın “Selinos” ve Erzincan’ın “Eğin” kazaları bu neden ve halkın isteği ile değiştirilmiştir. Selinos’un ismi “Gazipaşa” ve Eğin’in ismi Kemaliye olarak değiştirilmiştir. Bu iki Kaza Mustafa Kemal Atatürk’e atfedilmiş isimler ile onurlandırılmışlardır. Yer adları hususunda yapılan çalışmalar ülkemizin Milli bir devlet olması yönünde önemli bir adım olmuştur.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!